Safranbolu Tarihi: Dadybra, Zalifre, Zağfiranbolu (Karabük)
Makale: Özhan Öztürk
Dadybra, Zalifre ve Safranbolu kelimelerinin anlamı
Strabon’un sözünü etmediği yerleşimin Roma döneminde önemini kaybettiği veya bir şekilde yok olduğu düşünülebilir. Dadybra adının Bizans döneminde, Zalifre[1] adının Selçuklu döneminde kullanıldığı sanılmaktadır. Camiye dönüştürülerek Ulucami adı verilen Kıranköy’de bulunan San Stefano Kilisesi’nin 1872 tarihli onarım kitabesinde kilisenin 515 yılında inşa edildiği yazması[2] ise Safranbolu’nun geç Roma döneminden bu yana yerleşim yeri olduğunu göstermektedir.
Yunanca /Δ/ sesi dişsel olduğundan Dadybra’nın Türkçe içinde Zalifre’ye dönüşmüş ya da Arapça /dal/ ile /zel/ harfleri yazılırken karıştırılmıştır. Osmanlı döneminde ise kent adı önce 16 yüzyıl Osmanlı Tapu ve Tahrir defterinde “Taraklıborlu”[3] olarak değişmiş, 18 yüzyıl’da “Zağfiran-ı Borlu”, 19. Yüzyıl ortalarında “Zağfiran-ı Benderli” 19. Yüzyıl sonlarında “Zağfiranbolu” olarak adlandırılarak Safranbolu’ya dönüşmüştür. Bu toponim değişimlerinde akla takılan soru “Borlu” kelimesinin “Yunanca “kent” anlamına gelen polis kelimesinin Türk ağzında aldığı Bolu’dan farklı bir orjine sahip olup olmadığıdır[4].
Safranbolu Arkeoloji
Safranbolu merkezinde Gümüş ve Göztepe mevkileri ile Konarı, Moğol, Sine
köyleri ve Keten Mahallesi’nde bulunan tümülüslere ek olarak Hacılarobası, Ilbarıt, Sarıyan, Akören, Çavuşlar, Bürnük, Kızılcaören köylerinde bulunan kaya mezarları yörede yerleşimin Antik Çağ öncesine dek indiğini göstermektedir[5].
Safranbolu Tarihi
1084’de kısa süreli bir hâkimiyetin ardından 1196 tarihinde Muhiddin Mesut Şah zamanında Selçuklu hâkimiyetine geçmiş, 1213-1280 Çobanoğulları, 1325-1354 Candaroğlulları tarafından yönetilirken 1308-1335 döneminde Moğol işgaline uğramıştır. 1330-33 tarihleri arasında Anadolu’yu gezen ve Gerede üzerinden “Borlu” adıyla andığı kente gelen İbn Batuta Safranbolu’yu zirvesinde bir kale olan tepe üzerinde üzerinde kurulmuş küçük bir kent olarak tanımlamış, Candaroğlu Süleyman Paşa’nın oğlu ve şehrin emiri olan Ali Bey’in huzuruna çıkmış ve bir medresede konaklamıştır[6]. Osmanlı dönemi öncesinde Safranbolu’ya Bozoklar kabilesinden Davudlar, Hacıhasanlar, Hacılar, Şeyhler adlı göçebe Türkmen aileleri yerleşmiştir[7].
Safranbolu, ilk 1354 yılında Osmanlı egemenliğine geçmişse de 1402’de Timur’un Anadolu’yu işgalinin ardından
tekrar Candaroğullarına verilen bölge 1423 yılında tekrar Osmanlı egemenliğine girmiştir. Kent, 1826 yılında kurulan bağımsız Viranşehir sancağının merkezi olmuşsa da sancak 1841-1846 yılları arasında Bolu Müşirliği’ne bağlanmıştır. 1870 tarihinde kabul edilen, “İdare-i Umumiye-i Vilayet Nizamnamesi” ile küçük kazalar kaldıran yeni düzenlemeler yapılmış, nahiye adlı köy ile kaza arası yeni birimler oluşturulmuş, Safranbolu’ya yeni oluşturulan Ulus, Eflani ve Aktaş nahiyeleri bağlanmıştır.
19. Yüzyıl sonlarında Ali Cevad en önemli geçim kaynağı kerestecilik olan,
hayvan yetiştirmeye elverişli mera ve otlakların varlığını bildirirken, Şemseddin Sami buğday, arpa, mısır, yulaf, tütün, keten, safran, pamuk yetiştirilen kösele, sahtiyan ve yerli kırbası üretimi yapıldığını bildirmiştir. Bu dönemde Kastamonu Vilayeti Merkez Sancağı’na bağlı Safranbolu’da 3.351’si Hristiyan ve 54.277 kişi yaşamakta, Ulus, Eflani ve Aktaş adlı 3 nahiye ile 80 köy bağlı olduğu kazada 28 cami, 2 kütüphane, 12
medrese, 173 sıbyan mektebi, 3 azınlık okulu, 2 kilise, 84 tabakhane ile 845 dükkan bulunmaktadır.
1927’de 58.841 olan, 1950’de 63.597’de 1960’da 29.936, 1970’de 32.233, 1980’de 39.464, 2000’de 47.257’ü bulmuştur. 2 belediye (Safranbolu, Ovacuma), 29 mahalle (Akçasu, Aşağı Tokatlı, Baba Sultan, Bağlar, Bağlarbaşı, Barış, Camikebir, Cemal Caymaz, Çavuş, Çeşme, Emek, Esentepe, Hacı Halil, Hüseyin Çelebi,
İnönü, İsmet Paşa, İzzet Paşa, Kara Ali, Kirkille, Kuzyaöteköy, Merkez, Musalla, Ovacuma, Danişment, Düz, Hacıhasan, Merkez, Ovaköseler, Tintin, Yenimahalle) ile 55 köy bağlı olup, 2009 sayımına göre nüfusu 51.088 (39.669 kent, 11.419) Safranbolu belediyesinin nüfusu ise 39.669’dur.
Safranbolu Tarihi Eserler
Gazi Süleyman Paşa Cami veya Eski Cami, Cami-i Kebir Mahallesi’nde bulunan
bir yapı olup, kitabesi bulunmadığından Candaroğlu Gazi Süleyman Paşa tarafından yaptırıldığı hatta eski bir kilisenin yerine inşa edildiği iddia edilse de bunları ispatlayacak deliller mevcut değildir. Safranbolu’nun Candaroğulları tarafından ele geçirildiği 1322 yılında inşa edilen Gazi Süleyman Paşa Medresesi’nin yapım tarihi göz önüne alındığında yakınında bulunan kare planlı, ahşap örtülü, tek şerefeli bu caminin de aşağı yukarı aynı tarihlerde yapıldığı düşünülmektedir.
Köprülü cami, Safranbolu Çarşı’sının içinde Çeşme Mahallesi’nde bulunmakta olup, bir dönem Safranbolu’ya sürgün edilen[8]
Köprülü Mehmet Paşa tarafından, paşanın sadrazam olduktan sonra verdiği söz üzerine 1661/2 tarihinde yapıldığı, Paşa’nın cami açılışında hediye ettiği el yazması bir kurandan anlaşılmaktadır. Biri çarşıya diğeri arastaya açılan iki kapısı olan kare planlı bir cami olup, beşik tonozlu beş bölümlü son cemaat yeri ile tek kubbeli esas yapıdan oluşmaktadır.
Taş Minare Cami, Hacı Halil Mahallesi Taş Minare Sokağı’nda bulunan ve Candaroğulları tarafından 14. yüzyılda yapıldığı ya da bu dönemde kiliseden camiye dönüştürüldüğü sanılan moloz taştan kare planlı, tek şerefeli minareli ahşap örtülü bir yapıdır.
Hidayetullah Cami, İzzet Mehmet Paşa Mahallesi’nde yer almakta olup
kitabesine göre 1718/9 yılında Hidayet Ağa tarafından yaptırılmış, 1873-1874 tarihinde de Hacı Süleyman Efendi tarafından onarılmıştır. 1950 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından tekrar onarılan yapı moloz taştan kare planlı, ahşap çatılıdır.
İzzet Mehmet Paşa cami, III. Selim zamanında 1794-1798 yılları arasında sadrazamlığa yükselen Safranbolulu İzzet Mehmet Paşa tarafından 1796 yılında Safranbolu Çarşısı içinde yaptırılmış, 1902/3’de onarım görmüştür. Eğimli arazi üzerine tümü kesme taştan yapılan tüm örtü düzeni kurşun kaplı bir yapı olup, ana mekân kuzey yönü kadınlar mahfili için üç kubbeli bir bölümle genişletilmiştir.
Ayrıca Safranbolu Çarşısı’nın girişinde, Çeşme Mahallesi’nde 1779 tarihli Kazdağlı cami, Akçasu Mahallesi’nde 1767/8 tarihli Dağdelen cami ve 1878/9 tarihli Lütfiye (Kaçak) cami, Mescit Mahallesi’nde 1883/4 tarihli Zülmiye (Mescit) cami ile Mescit Mahallesi’nde Hacı Emin Efendi, Araç yolu kıyısında Şeyh Mustafa, Çavuş Mahallesi’nde Ali ve Hasan Baba türbeleri, Cami-i Kebir Mahallesi’nde Gaz, Süleyman Medresesi, Eski Tekke Mahallesi’nde Kalealtı Tekkesi, Çavuş Mahallesi’nde Ali Baba Tekkesi diğer önemli dini yapılardır.
Cinci Han, Deli İbrahim döneminde (1640-8) Cinci Hoca tarafından yaptırılan kesme ve moloz taşlı 2 katlı avlulu bir yapıdır. Cami-i Kebir Mahallesi’nde 1322’den sonra Candaroğlu Süleyman Paşa tarafından yaptırıldığı sanılan Eski Hamam ve Çeşme Mahallesi’nde bulunan Cinci Hoca vakfı Yeni Hamam kentin tarihi hamamları, Eflani Çayı üzerindeki Taş köprü, Gümüş deresi üzerindeki Tokatlı köprü ve İnce köprü ise tarihi köprüleridir.
Kaynak: Özhan Öztürk. Pontus: Antik Çağ’dan Günümüze Karadeniz’in Etnik ve Siyasi Tarihi (Genişletilmiş 3. Baskı). Nika Yayınları. Ankara, 2016
Karabük Makale Serim
Hadrianoupolis, Kaisareia, Eskipazar (Karabük)
Safranbolu Tarihi: Dadybra, Zalifre, Zağfiranbolu (Karabük)
Eflani (Eflaganlu, Eflugan) ve Ovacık (Ulak, Doğanlar), Karabük
Notlar
[1] 15. yüzyıl Osmanlı tarihçilerinden Yazıcıoğlu Ali, “Tarih-i al-i Selçuk” adlı çalışmasında Süleyman Paşa’nın Kastamonu’da beyliğini ilan ederken eskiden Zalifre adı verilen Borlu kalesini de aldığını bildirmiştir.
[2] Yazıcıoğlu, 1998: 20-21
[3] Bazı yazarlar bölgeye yerleşen bölgeye yerleşen “Taraklı” adlı bir kabileye atfen bu adın verildiğini iddia etseler de anlamlı bir delil ortaya koyamamışlardır. Sakarya’ya bağlı “Taraklı” isimli bir ilçe merkezi de aynı adı taşımaktadır (Eski adı “Dablar”) . Taraklı adı kentin fiziksel özelliği, bir dini cemaat ya da şimşir tarak gibi el sanatlarının yapımıyla Osmanlı döneminde yakıştırılmıştır.
[4] Anadolu’da Keçiborlu, Uluborlu ve Niğde Bor kasabasıyla ilişkili olması kuvvetli yerleşim adının kökeni belli değildir. Yunanca kuzey rüzgârı Boreas (Βορέας)’ın varyasyonlarından olan ve “kuzeyden” anlamına gelen Boreion (Βόρειον) ile ilişkili olabilirse ki Kyrenaica’da (Pliny Nat. V.4; Ptol. IV.4.3) bu isimde bir toponim mevcuttur yine de Borlu adını açıklamak zordur. Z. Velidi Togan (1981: 163) ve Kırzıoğlu (1992: 91-92) 14. yüzyılın İslâm tarihçilerinden Dimeşkî’ye dayanarak Altın Ordu Hanlığı’nda yaşamış Barlı adlı bir Kıpçak kabilesi ile Borlu toponimi arasında bağlantı kurmuştur.
[5] Gökoğlu, 1952: 90
[6] İbn Battuta Seyahatnamesi, 2004: 438
[7] Bozulus aşîretine mensup Türkmân Yörükânı Göçebe Tâifesi cemâati (Türkay, 2001: 266, 335, 338, 598)
[8] Behçet, 1998: 98